14 Temmuz 2013 Pazar

Haftanın Filmlerinden: Vadimdeki Gözyaşları (La vallée des larmes)

Lübnan’da mülteci kampında büyümüş birinden gelen belge üzerine Lübnan’a giden Kanadalı bir gazetecinin burada bir yardımcıyla çıktığı yolculuk üzerine bir film Vadimdeki Gözyaşları (The Walley Of Tears)

Yönetmen ve senarist  Maryanne Zéhil, lavalleedeslarmes.com’da yayınlanan röportajında Arap-İsrail savaşından sonra Lübnan’da oluşturuulan Sabra ve Şatilla mülteci kampında 1983 yılında yaşandığını öğrendiğimiz katliam üzerine dramatik ve politik bir film yaptığını söylüyor.

2001’de Belçika Lahey’de olayla ilgili adli sürecin zanlıların cezasız kalmasıyla sonuçlanması üzerine harekete geçen Zehil, Mary karakterinin bu katliamda Lübnanlı Hıristiyanların rolünü ele alıyor. Kendisi de bir Hıristiyan olan Zehil, dünyanın kendisi gibi kendi ‘grubunu’ bir kenara bırakarak doğrudan acıya ve işlenmiş suçlara odaklanan insanlara ihtiyacı olduğunu vurguluyor.

Zêhil, Lübnan’da bu acı olaylar sırasında uzun süre gazetecilik yaptığını belirterek, olaylara doğrudan tanıklık etmiş olmanın filmi yapmasında önemli bir rol oynadığını ifade ediyor.

Bu konuyla ilgili bir film yapmak için neden 30 yıl beklediği sorulan Zehil, olayla ilgili davanın 2001’de sonuçlandığını ve suçluların cezasız kalmasının kendisini derinden yaraladığını söylüyor.

Kanada Quebec’te bunalmış bir gazeteci olan Mary karakteriyle çıktığı yolculukta söz konusu dönemi anlatan yönetmen Zehil, kamptan kurtulan bir kişinin belgelere döktüğü bilgilerle kendi tanıklıklarını ve bildiklerini perdeye yansıtmış. Zehil, film İsrail-Filistin çatışmalarının nedenini izleyen herkese gerçekçi bir şekilde anlatabilirse, kendisinin yapımcı olarak en büyük mutluluğu yaşayacağını belirtiyor.

Benzer konuyla ilgili Denis Villeneuve’in Incendies filmi hatırlatılan Zehil, kendi filmiyle Incendies filmi arasında bir bağlantı kurması istendiğinde buna çok istekli görünmüyor. Zehil, Villeneuve’ün filmindeki ana karakter Wajdi Mouawad’ın Lübnan’ı 8 yaşında terk ettiğini ve filmde anlattığı Lübnan’ın daha çok Wajdi’nin hayal gücüne dayandığını söylüyor.

Zehil, kendisinin ise olaylara doğrudan tanık olan bir gazeteci hassasiyetiyle çalıştığını ve daha gerçekçi bir anlatı kurduğunu ifade ediyor. Bu açıdan kendi vizyonunun Villeneuve’inkinden farklı olduğunu savunan Zehil, “İkimiz de Kanadalıyız ve Montreal’de yaşıyoruz, bu filmle ilgili başka bir benzerlik unsuru yok” diyor.

Zehil Villeneuve’nin oyun yazarı ve şair olduğunu hatırlatarak başlattığı farklılıklar dizisini kendi filmiyle Incendies arasındaki farklılıklara kadar çoğaltıyor.

Incendies-İçimdeki Yangın’ı izlemiş biri olarak yönetmen Zehil’in kişisel olarak nitelendirdiği kendi filmiyle arasındaki farklılıkları tahmin edebiliyorum. Çünkü İçimdeki Yangın, yönetmeninin kişiselliğinden çok başrol karakterinin kişisel hikâyesine odaklanıyordu.

İyi seyirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder