25 Temmuz 2013 Perşembe

Gösterimdeki filmlerden: New York’ta 2 gün

Julie Delpy’nin Paris’te İki Gün’den (2007) sonra çektiği bir seri filmi olan New York’ta 2 Gün (Two Days in New York) birkaç haftadır gösterimde.

Yönetmenlerin başlıca dünya kentlerine özel eğilimlerinin en yeni örneklerinden biri olan yapım 2012 yılına ait bağımsız bir romantik komedi. New York’ta yaşayan Marion’un (Delpy) babasının Fransa’dan kız kardeşi ve sevgilisiyle gelerek dahil olduğu hayatında ırkçılıktan duygulara cinsellikten komediye dolu dolu 2 güne tanık oluyoruz.

Delpy’nin ortak bir senaryodan tek başına yönetmenliğini üstlenerek çektiği filmin en önemli referansı 6 sene önceki Paris’te İki Gün, zira bu film genel olarak beğenilmişti.

Bu film için Guardian’da yer alan bir yorum filmdeki Marion karakterinin yönetmen Delpy’nin alter egosu olduğunu söylüyor. Marion’un babası rolünde Delpy’nin gerçek babasının (Albert Delpy) oynadığını ve bir süre önce ölen annesinin yokluğunun filmin anlatımına katıldığını düşünürsek bu yorumun isabet oranı yükseliyor. Ama tabi alter egosu olmak zorunda da değil. Neyse.

Aynı yorumda Marion karakterinin nevrotik ruh haline dikkat çekiliyor. Cana yakın ama aklı karışık, oyun bozan Marion, entelektüel belirsizlik halini kontrolden çıkmış yalanlarla dengelemeye çalışıyor.

Uçuk ve tatmin edici bir komedi olarak tanımlanan filmin bol kahkaha vaat ettiği anlaşılıyor.

Woody Allen’ın New York Hikayeleri ve aynı yıl (1989) çekilen Seinfield dizisinden beri eşine nadir rastlanan düzeyde bir komedi olduğu söylenen New York’ta İki Gün için politik yorumlar da yapılıyor ve Fransa-Amerika ilişkileri için de rastlantısal bir meditasyon olduğu savunuluyor.


Sundance’da prömiyeri yapılan (2012) film festivalleri dolaştıktan sonra Türkiye’de de gösterimde, umarım izleyebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder