23 Aralık 2012 Pazar

Berberin Önündeki Kedi


Italo Calvino’nun Türkçe’ye ‘Direnen Kediler Bahçesi’ olarak çevrilen öyküsünde kent hayatına direnen kediler ve diğer hayvanların mücadelesi anlatılır.

Artık kedilerin tırmanabilecekleri en fazla 2-3 katlı mütevazı evler yerine 20 ve daha fazla katlı yapılar yükseliyor. Çatılar, saçaklar, merdiven araları, ağaç köşeleri bugün yaşayan kedilerin hiç görmedikleri ancak genetik yapılarına kodlanmış olduğu için belki görünce kısa bir tereddüt ile kanıksayacakları güzellikler.

Ama ben taşıdığı genetik mirastan içgüdülere, öğrenilmiş davranışlardan yaşantılara, deneyimlere kadar geniş bir skalada düşünsem de akşamın bir saati bir sokak kedisinin herhangi bir berber dükkânının önünde ne aradığına kesin bir anlam veremedim.
Ki uzun zaman geçti aradan, ama yine de başarılı olamadım.

Berber dükkânına girmek için fırsat kollayan, yakaladığı fırsatları değerlendirmek isterken içeridekilerce engellenen kediyi düşünürken aklıma ilk gelen ihtimal dükkânın bir köşesinde kafes kuşu olabileceği idi. Çok kuvvetli olan bu ihtimal dışında, kesilmiş saçların oluşturduğu kütleleri karşı cinsten bir kedi sandığı, havanın soğuk olmasına bağlı olarak bu kütlelere ihtiyaç duyduğu gibi absürt ihtimaller de geldi.

İçeride onun iştahını kabartan kokularla enfes bir yemeğin daveti, içeride bulunan başka bir kedinin gördüğü şefkati kıskanması, tıraş olanlardan birini eski sahibine benzetip onun kollarına atlamak istemesi, kafes kuşu yerine akvaryum ile süslenen dükkânda bir heyecan araması vs.

Ama ben bir kasap dükkânının, bir balıkçının, bir lokanta salonunun ya da kıyıya bağlanmış bir teknenin değil de bir berber dükkânının önünde ısrarla bekleyen ve içeri girmek için canhıraş mücadele veren o kedinin ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamadım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder